-
1 iplik
нить (ж) пря́жа (ж)* * *озвонч. -ği1) ни́тка, нить; пря́жаiplik bükme — пряде́ние
iplik çekmek — а) выдёргивать ни́тки из мате́рии; б) сучи́ть ни́тки, прясть пря́жу
iplik fabrikası — ни́точная фа́брика, пряди́льная фа́брика
bükülmüş iplik — кручёная / сучёная ни́тка; пря́жа
çiteme ipliği — што́пка, што́пальные ни́тки
makara ipliği — кату́шечные ни́тки
pamuklu iplik, pamuk ipliği — бума́жные ни́тки, хлопчатобума́жная пря́жа
yün ipliği fabrikası — шерстепряди́льная фа́брика
2) бот. волокно́•• -
2 iplik
"1. (sewing) thread; yarn. 2. thread, filament, fiber. 3. (a) string (of a bean pod); (a) fiber (especially one in a fruit or vegetable). - çekmek 1. to draw threads. 2. to spin yarn. - eğirmek to spin yarn. - iplik 1. in fibers. 2. thread by thread, separately. - iplik olmak to become threadbare. -i pazara çıkmak for (someone´s) faults to come to light. " -
3 ziehen
ziehen <zieht, zog, gezogen> ['tsi:ən]I vt1) ( allgemein) çekmek (an -den); ( zerren) çekmek, sürüklemek; ( Anhänger) çekmek; ( dehnen) uzatmak;jdn am Ärmel \ziehen birini kolundan çekmek;jdn auf seine Seite \ziehen birini kendinden yana çekmek;alle Blicke/die Aufmerksamkeit auf sich \ziehen herkesin bakışını/dikkatini üstüne çekmek;etw ins Komische/Lächerliche \ziehen bir şeyi komikleştirmek/gülünçleştirmek;Saiten auf ein Instrument \ziehen bir çalgıya tel takmak;der Honig zieht Fäden bal iplik iplik oluyorZigaretten \ziehen (otomattan) sigara çekmek;Fäden \ziehen iplikleri çekmek [o almak];einen Vorteil aus etw \ziehen dat, bir şeyden çıkar sağlamak3) (heran\ziehen) çekmek (an/auf -e/-e);das Boot ans Ufer \ziehen tekneyi kıyıya çekmek;mich zieht überhaupt nichts nach Schweden İsveç beni hiç çekmiyor;es zieht mich nach Hause/in die Ferne canım eve/uzaklara gitmek istiyor4) ( Linie) çekmek;7) math almak;die Wurzel aus einer Zahl \ziehen bir sayının karekökünü almak8) ( im Kartenspiel) çekmekein gezogener Wechsel keşide edilmiş bir poliçeWein auf Flaschen \ziehen şarabı şişelere doldurmakII vi1) a. auto çekmek;das Auto/der Kamin zieht gut ( fam) araba/baca iyi çekiyor;er zog an seiner Pfeife piposunu tüttürdü;lass mich mal \ziehen ( an der Zigarette) bırak bir fırt çekeyimich ziehe nach Aachen Aachen'e taşınıyorum;sie \ziehen aufs Land şehrin dışına taşınıyor3) sein ( gehen, wandern) gitmek (zu/nach -e/-e); ( durchqueren) geçmek ( durch -den); ( Vögel) göç etmek;in den Krieg \ziehen savaşa gitmek;die Jahre zogen ins Land aradan yıllar geçti;4) ( im Spiel) sürmek, hamle yapmak;mit dem Turm \ziehen kaleyi sürmek5) ( Tee) demlenmek;den Tee zwei bis drei Minuten \ziehen lassen çayı iki üç dakika demlemek [o demlendirmek]das zieht bei mir nicht bu bana sökmez;dieser Trick zieht immer bu oyun her zaman söker7) ( schmerzen) sızlamakIII vrsich \ziehendieses Thema zieht sich durch das ganze Buch bu konu bütün kitap boyunca uzar gider2) (sich ver\ziehen) çekilmekes zieht! cereyan [o kurander] yapıyor! -
4 çile
-
5 ip
ip s1) Seil nt; (\ip merdiven) Strick m3) Strang mbirini \ipe çekmek jdn erhängen4) (çamaşır \ipi) Leine f5) (çırpı \ipi) Schnur f -
6 spinnen
См. также в других словарях:
iplik çekmek — 1) kumaştan iplik çıkarmak 2) iplik eğirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
iplik — is., ği 1) Pamuk, keten, yün, ipek, naylon vb. dokuma maddelerinin uzun, ince liflerinden her biri 2) Bu liflerin birlikte bükülmüş ve çekilmiş durumu İpek ipliği. Pamuk ipliği. 3) Fasulye, bakla vb. sebzelerin veya bazı meyvelerin lifi Birleşik… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ip — is. 1) İplik Tavandan ip yumakları, urganlar, gemici fenerleri sarkardı. N. Cumalı 2) mec. Asarak öldürme cezası Birleşik Sözler ip cambazı ip iskelesi ip merdiven ip torba ipucu … Çağatay Osmanlı Sözlük
sap — is. 1) Bitkinin dal, yaprak, çiçek vb. bölümlerini taşıyan, ağaçlarda odunlaşarak gövde durumunu alan bölüm 2) Çiçek veya meyveyi dala bağlayan ince bölüm, sak Armudun sapı. Gülün dikenli sapı. 3) Bir aracı tutmaya yarayan bölüm Bir küçük… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağ — 1. is. Pantolon veya külotun apış arasına gelen yeri, apışlık 2. is. 1) İplik, sicim, tel vb. ince şeylerden kafes biçiminde yapılmış örgü Balık ağı. Tenis ağı. 2) Örümcek vb. hayvanların salgılarıyla oluşturdukları örgü 3) mec. Ulaşım ve… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çile — 1. is., Far. çille 1) Zahmet, sıkıntı Dargınlık insanların bütün ömrünü dolduran bir çile, bir ezadır. R. H. Karay 2) din b. Dervişlerin kırk gün süre ile kendilerine uyguladıkları zahmetli ve perhizli dönem Birleşik Sözler çilehane Atasözü,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
makara — is., Ar. bekere 1) Üzerine iplik, tel, şerit vb. sarılan, kenarları çıkıntılı, ekseni boyunca delik silindir, bobin 2) Sürme kapak rayları üzerinde hareket edecek biçimde metal veya plastikten yapılmış değişik tiplerdeki sürme kapak aleti 3) Bir… … Çağatay Osmanlı Sözlük